
Herakleitos’un Fragmanlarını mümkün olduğu kadar düz yazıya yaklaştırarak yayınlamak istedim. Anlamı bozmamaya azami gayret gösterdim. Anlamın bozulma ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda sadece cümleleri arda arda birleştirmekle yetindim. Çalışma bitince kendim de cümlelerin daha anlaşılır olduğunu fark ettim.
Her zaman var olsa da Logos insanlar onu duymadan önce de bir kez duyduktan sonra da kavrayamıyorlar.
Her şey bu Logos’a göre olup bitse de insanlar hiçbir şey yaşamamış gibiler.
Benim her şeyi doğasına göre ayırarak ve nasıl olduğunu göstererek açıkladığım sözler ve işlerde bile…
Ötekilerse bilmiyorlar uyanıkken yaptıklarını, uykudayken yaptıklarını unuttukları gibi.
Demek ortak olanı izlemeli. Logos Ortak olsa da çoğunluk kendine özgü düşüncesi varmış gibi yaşar.
Beni değil Logos’u dinlemek bilgelik ve uyuşmak her şeyin bir olduğunda.
Bu dünya düzeni ki rastgele süprüntülerden bir yığın.
Uyarak kadere dünya düzeninin değişmesi için belirli bir düzen belli bir zaman var.
Dama oynayan bir çocuktur zaman. Krallık çocukta!
Karşıtımız iyi bize
Bilmezler ki nasıl uyuşur karşıtlar. Yay ile lir gibi uyumu karşıt gerilimlerin.
Bütündür karşıtlar bütün değil, birbirlerini çekip iterek uyumludur uyumsuz.
Bir her şeyden doğar Her şey Bir’den.
Çırpıcı tarağında düz yol kırık yol bir ve aynı.
Yukarı aşağı yol bir ve aynı.
Çemberde baş son birdir.
Deniz en arı en katışık su. Balıklar içebilir iyi onlara, insanlar içemez ölümcül onlara.
Aynı şey içimizde diri ile ölü, uyanık ile uyur, genç ile yaşlı; biri öbürü olur öbürü biri.
Ölümlüler ölümsüz ölümsüzler ölümlü. Biri öbürünün ölümünü yaşar yaşamını ölür.
Soğuk ısınır, sıcak soğur, Islak kurur ve kuru ıslanır.
İyi ve kötü bir ve aynı.
Kesip-biçen, dağlayan ve acı veren hekimler, bir de ücret isterler bunun için.
İnsanın her istediğini elde etmesi iyi değil.
Hastalık sağlığı hoş kılan. İyiliği kötülük, bolluğu açlık ve dinlenmeyi yorgunluk hoş kılar.
Yay’ın ismi yaşam işi ölüm.
Savaştır her şeyin babası kralı. Kimini tanrı kıldı kimini insan. Kimini köle kimini özgür.
Bilin ki her şeyde ortak savaş. Adalet çekişmedir. Çekişerek var olup yok olur her şey.
Bütün bunlar olmasaydı kimse bilmeyecekti adalet sözünü.
Yasa boyun eğmektir Bir’in sözüne.
Gizli uyum güçlüdür açık olandan.
Doğa gizlenmeyi sever.
Beklemeyi beklemezsen bulamazsın; öylesine bulunmaz.
Yeni, yepyeni sular akar aynı ırmağa girenlerin üstünden.
O ırmak ki dağıtır, toplar, birikir, akar, yaklaşır ve uzaklaşır.
Aynı dediğimiz ırmağa girdiğimizde aslında aynı ırmağa girmeyiz.
Biziz ama bir yandan da değiliz.
İki kez giremezsin aynı ırmağa.
Her şey ateşle değişilir, ateş her şeyle. Altın malla mal da altınla nasıl değişilirse.
Ateş gereksinim: doyum.
Ateş havanın ölümünü yaşar, hava ateşin, su toprağın ve toprak suyun…
Ateş gelecek her şeyi yargılayıp ele geçirecek.
Her şeyi yöneten yıldırımdır.
Bu dünya ki her şey için aynı, ne tanrı yapısı ne kul. Hep var idi ve var olacak. Bir ölümsüz ateş ki ölçüyle alevlenip ölçüyle sönen.
Büyük yangınlardan çok ölçüsüzlüğü söndürmeli.
Ateş dönüşümleri; İlkin deniz; deniz ki yarısı toprak yarısı yakıcı. Toprak ki dağılır deniz olur ve ölçülür toprak olmadan önceki oranla.
Büyük yıl: Kışı dev tufan ve yazı dünya yangını. Bir alevler kaplar dünyayı bir sular basar. 10 800 yıldır bu süre.
Nasıl saklansın insan hiç batmayandan?
Güneş yaşlanınca söner ama yeniden tutuşur.
Güneş insan ayağı kadardır.
Her şeyi doğuran mevsimleri değişimleri belirleyen güneş dönemlerin denetçisi ve bekçisidir.
Güneş ölçülerini aşamaz yoksa Erinys’ler yani Dike’nin yardımcıları bulup çıkarırlar onu.
Ayı: Doğuyla batı’nın sınırıdır. Ayı’nın karşısında parlak Zeus’un sınırı var.
Güneş olmasaydı bir yıldız gecesi olurdu.
Güneş her gün yenidir.
Öteki günler gibidir bir gün.
Kendini bilmek ve doğru düşünmek bütün insanlara özgüdür.
En büyük üstünlük bilgeliktir. Bilgelik de her şeyi doğasına göre kavrayıp doğru düşünmek, doğru eyleyip doğru söylemektir.
Dinlediklerimden biri yok ki anlamış olsun; bilgelik ayrı düşmektir her şeyden.
Bilgelik her şeyin her şeyle yönetildiği düşünceyi bir bilmektir.
İnsanların inanca açlığından dolayı bilge kişi tanınmaz.
Aptal her sözde telaşlanır.
Bilgeliği seven çok şey bilmeli gerçekte.
Bir’dir bilge. Kendine Zeus denmesini istemez.
Bilgelik insana değil Tanrı’ya özgüdür.
Düşünce herkeste ortaktır.
Ruhlar koklar Hades’te.
Kendini çoğaltan bir logos var ruhta.
Ruh ki gövdeden ayrı, sürekli akan ve kavrayan bir soluk veriştir.
Su olmak ruha ölümdür, Suya ölüm toprak olmaktır. Oysa topraktan gelir su ve ruh sudan.
Öylesine derindedir ki, orada burada yortarak bulamazsın ruhun sınırlarını.
Ruhlara nemlenmek zevk verir.
Nemli ruhuyla bastığı yeri bilmeyen sürçek sarhoşa yolu tüyü bitmemiş çocuk gösterir.
Kuru ruh en bilge ve en iyi olandır.
Savaşta ölen ruhlar salgında ölenlerden çok daha temizdir.
Ağının ortasında oturan örümcek sineğin takıldığını görür görmez ipliğin kopmasından acı duyarcasına nasıl ona doğru koşarsa,
İnsan ruhu da, gövdesinin bir yanı yaralanınca, hızla gider oraya sımsıkı ölçüyle bağlandığı gövdenin yaralanmasına dayanamazcasına.
Yüreğin arzusuyla savaşmak çetindir. İstediğini ruhun pahasına satın alır.
Uyanıkken gördüğümüz her şey ölüm, uyurken gördüğümüz uyku.
Uyuyanlar da çalışır dünya işinde.
Gece gözünün feri gidince bir ışık yakar insan kendine. Yaşarken uykuda ölüye, uyanıkken uyuyana dokunur.
Uyanıkların bir tek ortak dünyası var. Uyuduğunda herkes kendi dünyasına döner.
…uyanırlar ve uyanık bekçileri olurlar dirilerle ölülerin.
Çamura batmışın çamurda yıkanması gibi kanda yıkanarak boşuna arıtıyorlar üstlerindeki kanı. Gören deli der böylesine. Bir de tanrı nedir kahraman nedir bilmeden evlerle konuşur gibi şu yontulara yalvarıyorlar.
Dionysos için geçmeseydi bu alay ve söylenmeseydi ut yerleri için bu ilahiler, yaptıkları utanç verici olurdu. Bağbozumu şenliklerinde uğruna çılgına döndükleri Dionysos ile Hades birdir oysa.
Gece gezginleri, büyücüler, Bacchus rahipleri ve şarap fıçısı rahibeleri; gizli ayin tacirleri!
Sevinçsiz, süssüz, kokusuz şeyler söylüyor kudurmuş ağzıyla Sibylla. Bin yıl öteden geliyor Tanrı’nın konuştuğu sesi.
İnsanlar arasında yapılan gizem törenleri kutsal değil.
Bilicisi Delphoi’deki Tanrı ne söyler ne de gizler meramını; gösterir.
Adam çocuktur Tanrı’nın gözüne; çocuk nasılsa adamın gözüne.
Tanrılar ve insanlar baş üstünde tutarlar kılıçtan geçenleri.
Tanrı; gün gece, savaş barış, tokluk açlık girer türlü biçime; nasıl anılırsa ateş tütsülük baharların kokusuyla.
Tanrıya her şey güzel, iyi ve haklı; insana kimi haklı kimi haksız.
Bilgelerin bilgesi maymundur tanrının yanında, en güzel maymun nasıl çirkinse insanın yanında.
Bundan böyle uymaz şairlerle öykücüleri meçhul konularda tanıklığa çağırmak. Çoğu kez atalarımızın yaptığı gibi güvenilmez yetkilileri mahkemeye getirmek.
İnsanlar unutuyorlar yolun götürdüğü yeri ve yabancılar en sürekli ilişkilerine… Ve garip geliyor onlara her gün karşılaştıkları şeyler. Eyleyip söylememeli uyuyanlar gibi.
Çocuk oyunudur insanların görüşleri.
Yakasına yapışacak adalet yalan düzenlerin ve yalancı tanıkların.
Dinlememeli çocukların ana babayı dinlediği gibi.
Hangi düşünceleri, hangi bilgelikleri? Peşine düşüp şairlerin çoğunluğu öğretmen belliyorlar bilmeden kötünün çok iyinin az olduğunu.
En iyisi her şeye yeğ tutuyor bir şeyi; ölümsüzün ölümlüler arasında. Çoğunluksa sürü gibi besleniyor tıka basa.
Çoğunluk kavramaz karşılaştığı şeyleri, ne de anlar öğretildiği zaman; ama öyle görünür.
Ne dinlemeyi bilirler ne konuşmayı.
Aptallar sağır gibidir dinlerken; Varlığıyla yokluğu bir dedikleri.
Yaşamak isterler doğduklarında; yazgılarıyla karşılaşmak ve çocuklar bırakırlar arkalarında yazgılarıyla karşılaşacak.
En saygınlarının bilip savunduğu hayaller yalnızca.
Hep zengin kalasınız ey Ephesoslular; belli olsun diye kötülüğünüz.
Ephesoslular iyi ederler kendilerini assalar; bırakıp kenti yeniyetmelere o koskoca adamlar.
Attılar çünkü Hermodoros’u en iyi insanı aralarından ve dediler: “En iyiyi istemiyoruz aramızda, varsa böyle biri gitsin başka yere başkalarının yanına.”
Akılla konuşanlar güvenmeli her şey de ortak olana; bir kent nasıl güvenirse yasalarına daha da büyük bir güvençle.
Çünkü insanoğlunun tüm yasaları bir tek tanrısal yasayla beslenir.
İstediğince güçlüdür çünkü o her şeye yetip artar.
Gökbilimle uğraştı Thales.
Kimi günleri iyi kimi günleri kötü sayıyordu Hesiodos, bilmiyordu çünkü her gün bir aynı.
Mnesarkhos oğlu Pythagoras herkesten çok sorgulayıp durdu ve bu yazıları seçip ayırdı. Ona göre kendi bilgeliği çok şey bilen bir muzırın sanatıydı.
Düzenbazların şahıydı Pythagoras
Çok bilmek öğretmez akıllı olmayı; öğretse Hesiodos’la Pythagoras’a öğretirdi, bir de Ksenophanes’le Hekataios’a.
Çocuğun öğretmeni Hesiodos, her şeyi bildiğini sanır herkes. Günü geceyi bilmeyen biri oysa birdir ikisi.
Priene’de yaşadı Teutamas oğlu Bias.
O ki herkesten akıllıydı.
Bilgeler bilgesi Homeros gibi Yunanlılar arasında yanıldı insanlar görünür nesneleri tanımada. Yanıltmıştı çünkü onu bitlerini kıran çocuklar; Görüp tuttuğumuzu bırakırız görmeyip tutamadığımızı götürürüz derken.
Yanılıyordu Homeros derken; şu çekişme ortadan kalksa tanrılar ile insanlar arasında. Uyum olmazdı müzikte yüksek ile alçak olmasa. Canlılar olmazdı dişi ile erkek olmasa.
Yarışmalardan çıkarıp kırbaçlamalı Homeros’u Arkhilokhos’u da öyle.
Gök bilimciydi Homeros.
Yeğdir bana görülen işitilen algılanan.
Gözler kulaklar kötü tanıktır insanlara; ruhları anlamasa dillerinden.
Gözler daha şaşmaz tanıklardır kulaklardan.
Her şey dumana dönüşseydi, burun delikleri ayırırdı onları.
Işık gibi yanıp söner insan geceleyin.
Bezginlik verir aynı efendilere çalışmak ve onlarca yönetilmek.
Değişerek dinlenir.
Altın arayanlar çok kazıp az bulurlar.
Eşek samanı altına yeğler.
Mutlu olur yemek için acı burçak bulan öküzler.
Domuz çamurla yıkanır, kümes hayvanı toz toprakla.
…haz duymak batakta.
Her hayvan sopayla sürülür otlağa.
Köpekler tanımadıklarına havlarlar.
Tezekten çok cesetlere yaraşır def edilmek.
Bir erkek otuzunda büyükbaba olabilir.
En iyi bir on bin bana.
En iyisi gizlemek deliliği; zordur ama gevşeyince kadehlerden sonra.
Güvenilmezlik kaçar gözden.
Rastgele varsayma büyük şeyler üstüne.
Karakter insanın kaderidir.
Kendimi aradım.
Öldüklerinde ne bekledikleri ne düşündükleri şeyler bekler insanları.
Kyrkeon bile ayrışır karıştırılmazsa