Konum,İzmir,Türkiye
filosofiacomtr
filosofiacomtr@gmail.com

Midillili Pittakos – Pittacus

Filozoflar, felsefe ve felsefi yazılar.

pittakos

Pittakos’un Hayatı

Midilli kökenli Pittakos Hyrradios’un oğluydu ve bir söylentiye göre babası Trakyalı idi. Milattan önce 650 ile 570 yılları arasında yaşadığı tahmin ediliyor. Alkaios’un kardeşleri ile birlikte Lesbos (Midilli) tiranı Melankhros’u devirdi. Akhileitis adlı bölge yüzünden Atinalılar ile Lesbos’lular arasında savaş çıktı. Pittakos Midilli ordusunun komutanıydı. Atina ordusunun başında ise oldukça güçlü birisi olan ve olimpiyat şampiyonluğu bulunan Phrynon bulunuyordu. Pittakos akıllıca bir hamle yaptı ve onu teke tek bir dövüşe davet etti. Onun kuvvetli olduğunu biliyordu ve bilgeliğini kullanmanın belki de tam sırası idi. Kalkanının altına bir ağ sakladı ve dövüş sırasında bu ağ ile Phrynon’u etkisiz hale getirip öldürdü. Böylece fazla kan dökülmeden bölgeyi Atina’lıların elinden kurtardı.

midilli adası

İş burada bitmedi elbette. Atina’lılar Akhileitis bölgesi ile ilgili dava açtılar ve bu davayı kazandılar. Sonuçta Periandros bu bölgeyi onlara verdi. Hiç şüphe yok ki bütün bu olup bitenler Pittakos’un yıldızını parlatmıştı. Midilli adasında birikmiş sorunlar vardı ve bu işleri çözmeye en uygun kişi Pittakos’tan başkası değildi. Halk onu idareye getirdi ve o 10 yıl boyunca adadaki işleri yoluna koymakla meşgul oldu.

Mytileneliler bu hizmetlerine karşılık ona hediye olarak oldukça büyük bir toprak parçası verdiler; o ise bu toprağı kendisi için almayıp tanrılara adadı. Tanrılara adamak demek aslında orayı halka iade etmek anlamına de geliyordu. Bazıları çok küçük bir parçasını kendisine ayırdığını söylerler. Kroisos (Krezüs) da ona büyükçe bir servet teklif etmiş ancak o yine kabul etmemiş. Maddi konularda şanslı diyebileceğimiz kişilerden birisidir Pittakos. Krezüs ona bu teklifi yaptığı sırada hiç çocuğu olmayan kardeşi ölür ve tüm serveti ona kalır. Krezüs’ün (Lidya kralı) teklifini zaten teklif ettiği servetin iki katına sahibim diyerek reddetmiş.

Pittakos idarede iken oğlunun başına talihsiz bir olay gelir. Berberde oturduğu sırada onu bir demirci balta ile öldürmüş. Katili onun yanına götürmüşler ve o da katili şu tarihi sözleri söyleyerek affetmiş: “Bağışlamak öç almaktan iyidir.” Nerede ise tüm bilgeler gibi o da bir yasa koyucudur. Midilli’de birçok yasa çıkarmıştır. Sarhoşların cezasını iki katına çıkarmıştır. Hatta düz yazı ile vatandaşlar için yazılmış yasalar üzerine bir eserinin olduğu söylenir. Pittakos’un 10 yıl idarede bulunduktan sonra bir 10 yıl daha yaşadığı söylenir. Bu durumda hayatının sonuna kadar idareci olarak kalmak istemediği açıktır. İşleri yoluna koyduktan sonra kendi isteği ile bu görevden çekilmiş olmalıdır. Günümüzde oturdukları koltukları ısrarla bırakmak istemeyen muktedirlere örnek olur mu diye düşünmeden edemedim doğrusu. 70 yaşını biraz aşkın yaşadığı düşünülürse; yönetimi bıraktığı sırada 60 yaşlarında olduğu anlaşılabilir. Demek ki Midilli adasını 50 ile 60 yaşları arasında olgunluk çağında yönetmiş olmalıdır.

Onunla yabancı bir delikanlı arasında geçen hikaye günümüze kadar ulaşmıştır. Bu genç evlenmek ister ve içine düştüğü ikilem hakkında Pittakos’a danışır. Pittakos gibi bir bilge dururken başka kime danışabilirdi ki? Önünde iki seçeneğin olduğunu söyler; birinci aday zenginlik ve soy bakımından ona denktir, ikinci aday ise ondan daha yüksek bir mevkiye sahiptir. Hangisini tercih etmesi gerektiğini sorunca Pittakos bastonunu kaldırır ve az ileride topaç çeviren çocuklara işaret ederek: “İşte şunlar sana son sözü söyleyecekler; onların izinden git” der.

Delikanlı çocukların peşine takılır. Oyunda “Onu kendine çek.” diyen çocukları duyunca delikanlı meseleyi anlar ve kendisine denk olan aday ile evlenmeye karar verir. Zengin evine gidip iç güveyi olmaktan kurtulur. Pittakos’un hanımı da kendisinden soy ve zenginlik bakımından üstün olduğu için bu şekilde nasihat etmesi akla daha uygundur. Rivayetlere göre hanımı ona yukarıdan bakmaktaymış. Koskoca Pittakos bile onca bilgelik ve icraata karşılık hanımından eziyet çekmişe benzemektedir. Buradan kadınların bazı huysuzluklarına katlanmanın da bir erdem olduğu sonucu çıkarılabilir mi bilemiyorum. Hanımının kanunları ile meşhur olan Drakon’nun kız kardeşi olduğunu da hatırlatmak isterim.

Pittakos’un Bazı Özellikleri

Alkois adlı lirik şair siyasi karışıklıklar sırasında yurdundan sürülmüştü. Tiran adadaki Aristokrasi ile mücadeleden galip çıkmış ve yönetimi ele geçirmişti. Pittakos kısa süre sonra Alkois’in kardeşleri ile birlikte tiranı devirmeyi başarmıştı. Siyasi atmosferin değişmesi ile şair yurduna geri dönme imkanı bulmuştu. Alkois kişiliği gereği, eleştiri ve hicivden geri durabilecek yapıda bir şair değildi. İlginçtir ki o Pittakos’u siyaseten eleştirmemiştir; onu sadece kişisel özellikleri nedeni ile eleştirmiştir.

Şiirleri aristokrat çevrenin hayatını, tiranlara karşı öfkesini, halka karşı duyduğu küçümsemeyi anlatır. Ayrıca politika, savaş, aşk, şarap, ahlaki değerler ve mitoloji konularını işlemiştir.

Pittakos hakkında düz taban olduğunu ve ayaklarını sürüyerek yürüdüğünü söylüyordu. Bu sebeple ona paytak ayaklı diyordu. Ayaklarında çok fazla yarık olduğundan ona yarık ayaklı diyordu. Düz taban olanlarda ayak zemine ve çarığa daha çok temas ettiğinden yarık olması normaldir. Alkois’in onun ayağındaki yarıkları fark edecek kadar dikkatli incelemesi ilginç bir durumdur. Ya onu aslında gerçekten sevmiyordu ya da onu sevdiği için onunla uğraşıyordu. Hangisinin daha doğru olduğunu bilme imkanımız yok.

Pittakos idaresi sırasında kendi aralarında siyasi çekişmelere girmemeleri, Alkois’in yergilerinin aslında bir nevi ilgiden kaynaklandığı sonucunu doğurur. Bunun değerlendirmesini okurlara bırakıyorum. Alkois Onun bazen yersiz olarak böbürlenmekle itham etmektedir. Bunda karısının durumunun etkisi var mıdır bilinmez ancak böbürlenme meselesi yüzünden onu palavracı olarak anmaktan geri durmamış. Yemeğe biraz düşkün olan Pittakos şişmanmış; bu sebeple Alkaios ona obur ve şiş göbek dermiş. Onun akşamları karanlıkta oturmayı ve yemek yemeyi sevdiği anlaşılıyor; bu sebeple Alkaios ona karanlık akşamcı dermiş.  Pittakos’un bunca yergiye karşılık ona karşı hoşgörülü davrandığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ne de olsa tiranı devirirken onun kardeşleri Bilgeye yardım etmişti.

Alkaios’un yergileri bunlarla da bitmez. Pittakos biraz derbeder ve pasaklıymış; bu sebeple ona serseri demekten de geri durmamış. Bu eleştirilerden karşımızda aristokrat gibi yaşamayı sevmeyen; tabiri caiz ise daha çok halk gibi yaşayan bir lider ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. Caka satmayı sevmeyen doğal bir insan, şair Alkois’i de şu veya bu şekilde etkilemiş olmalıdır. Ona farkında olmadan hayran bile olmuş olabilir. Alkois’in onu yandan süzerken içinden de söylendiğini hayal etmek güç değildir. 

Filozof olan Klearkhos’a göre de gymnasion onun için tahıl öğütmekmiş. Gymnasion nerde ise her şehirde bulunan ve gençlerin hem fiziksel hem de zihinsel eğitim gördükleri yapılara verilen isimdir. Aristoteles’e göre bir şehir ancak bir gymnasion’a sahipse şehir olarak kabul edilebilirdi.

Protagoras, Platon ve Herakleitos gibi devler ondan bahsetmiştir. Buradan onun ne kadar değerli birisi olduğunu anlamak mümkündür. Oğlunun öldürülmesi üzerine “Bağışlamak öç almaktan iyidir.” dediğini aktaran Herakleitos’tur. Sözleri ve eylemleri ile günümüze hala ilham gönderen büyük Pittakos’u saygıyla anıyorum. Meseleyi çok dikkatli inceleyen zihinlerin fark edeceği önemli bir gerçek vardır; Herakleitos tiranlık yanlısı birisi değildir. O dönem için demokrasi gibi çok sesli bir rejimin halkın yön bulmasında ve Pers işgaline karşı direnme iradesi göstermede yetersiz kaldığını görüyordu. Dolayısı ile onu bir demokrasi düşmanı olarak görmek de doğru değildir. Dönemin gerekliliği ona göre vatansever bir lider etrafında toplanmak ve Perslilere direnmektir. Öncelik ülkü birliğinin sağlanması ve vatanın istiladan kurtarılmasıdır.

Pittakos’un Kroisos’a Mektubu

Zenginliğini görmem için beni Lidya’ya çağırıyorsun ama ben görmeden de Alyattes’in oğlunun en zengin kral olduğuna eminim. Sardeis’e (bugünkü Salihli/MANİSA bölgesi) gelirsem, bundan bir yarar görmeyeceğim; çünkü altına gereksinmem yok, dostlarıma da yetecek kadar altınım var. Gene de senin gibi bir ev sahibiyle bir arada olmak için yanına geleceğim.

Pittakos’un Sözleri

Yarım bütünden daha çoktur. – (kendisine hediye edilen topraktan çok azını kendine ayırması üzerine söylediği söz)

Bağışlamak öç almaktan iyidir.

Soylu olmak zordur. Gerçekten erdemli bir insan olmak zordur.

Zorunlulukla tanrılar bile savaşamaz.

İktidar insanın özünü ortaya koyar.

En iyi nedir diye sorulmuş. O da “Bugünün işini iyi yapmak.” şeklinde cevap vermiş.

Kroisos sormuş “En büyük iktidar hangisidir?” Yasayı göstermiş ve  “Alacalı tahtanın iktidarı” demiş. (yasaları kişilerin insiyatifinin üstünde gördüğü muhteşem bir örnek)

Zaferler kansız olmalıdır.

Erdemli insan aramalı diyen bir Foçalıya, Çok üstüne düşersen bulamazsın demiş.

En hoşa giden şey nedir diye soranlara “zaman” demiş.

Belli olmayan nedir diye sorulduğunda “gelecek” demiş.

Neye güvenmeli diye sorulduğunda “toprağa” demiş.

Neye güvenmemeli dendiğinde “denize” demiş.

Zorluklar ortaya çıkmadan önlem almak, akıllı insana vergidir; ortaya çıkan zorlukları göğüslemek de
yiğit insanın harcıdır.

Yapmayı düşündüğün şeyi önceden söyleme çünkü başaramazsan, gülünç olursun.

Kimsenin talihsizliğini yüzüne vurma, tanrıların öfkesinden çekin!

Aldığın emaneti geri ver!

Dostun hakkında kötü konuşma, düşmanın hakkında da!

Dindar ol!

Ölçüyü sev!

Doğruluk, güven, deneyim, beceri, dostluk ve özen hep seninle olsun!

Kötü insanın üstüne yayla ve içi ok dolu sadakla yürümek gerek.

Ağzın içinde konuşan dil güven vermez yüreğinde iki yanlı düşünce varsa.

Zamanı kolla.

Pittakos Hakkında Değerlendirmem

Yetenekli, zeki, cesur ve iyi kalpli bir idareci ile karşı karşıya olduğumuz kesin. Anlatımlara göre karşımıza gah ihtiyar bir nasihatçi gah bir ordu komutanı ve gah bir filozof olarak çıkıyor. “Ölçüyü sev.” ve “Doğruluk, güven, deneyim, beceri, dostluk ve özen hep seninle olsun!” gibi sözleri felsefeden esintiler taşımakla birlikte o daha çok bir bilge profiline sahiptir. “Zorunlulukla tanrılar bile savaşamaz.” sözü ise en felsefi yaklaşımlarından birisidir. Mesela hem özgür iradeye sahip olup hem de hiç kötülük yapmayan bir varlığı tanrı yaratabilir mi? Kaçınılmaz zorunluluklara atıf yapan bu cümlede kesinlikle felsefeden esintiler var. Erdemli insanın üzerine çok düşülerek bulunamayacağını söylemesi de eşsizidir. İnsana ait belirli miktardaki zorunlu kusuru kabul etmek gerektiğini ihtar eden ve tam anlamıyla felsefi yapıda olan bir cümledir bu.

Ona göre “İktidar insanın özünü ortaya koyar.” ve böyle diyerek pek de haksız sayılmaz. Gücü eline geçirenin erdemli olmayı sürdürüp sürdüremeyeceği içindeki var olan öze bağlıdır. Özünde eğer güç ile zehirlenmek ve belirli zaaflar varsa; iktidar sahibi olmak bu nitelikleri en iyi bir şekilde ifşa eder. Siyaset felsefesinden esintiler hissettiğimiz güzel örneklerden birisi… “Gerçekten erdemli bir insan olmak zordur.” diyen birisinin erdemli olmakla ilgili yargılarının olacağı açıktır. Erdemli olmayı gerekli ve aynı zamanda zor olarak yansıtan bu cümle yine felsefeden izler taşımaktadır. Erdem nedir bilinmeden ve erdemli olmak istenmeden nasıl erdemli olunabilir. O halde erdemli olmak isteyen öncelikle erdemin ne olduğunu bilmek zorundadır. Erdemli olmayı bildikten sonra da erdemli olmayı talep etmelidir. Bütün bunlar da yetmez; talep ettiği doğrultuda yaşamalıdır. Bu sürecin bir bütünlük arz ettiği ve pratikte zor olduğu aşikardır.

Bir bilge olmasına karşılık insanlara has basit zaafları olan ve eleştiriye karşı da oldukça tahammüllü olan bir bilge profili ile karşı karşıyayız. Tirana karşı darbe yapan ve aynı zamanda ülkesi için savaşta hayatını riske atan mücadeleci bir kimliğe sahip olduğu ortadadır. Toplumu içinde bulunduğu çıkmazdan, uygulamasını da titizlikle takip ettiği yasalarla çıkaran ve zamanı gelince görevi bırakmayı da bilen bir düşünür. Bütün bunlara karşılık bir toplum için adeta hayat değerinde olan o muhteşem tavsiyeleri zihninden dökebilen bir filozoftur o. Varsın biraz fazla yesin ve pasaklı olsun; biz onu her hali ile sevdik ve seveceğiz. Bu yazıyı onu tekrar büyük bir saygıyla andığımı belirterek noktalamak yapacağım en doğru iş olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunu da oku
Khilon Hayatı 7 bilgelerden sayılan Sparta kökenli Khilon tanımaya değer tarihi şahsiyetlerden birisidir. Doğum tarihi net olmamakla birlikte Tiran Periandros’a…
Cresta Posts Box by CP