Konum,İzmir,Türkiye
filosofiacomtr
filosofiacomtr@gmail.com

Protagoras Kimdir? Ünlü Sofistin Felsefesi Ve Etkileri

Filozoflar, felsefe ve felsefi yazılar.

protagoras

Antik Yunan felsefesinin zengin tarihinde, birçok düşünür ön plana çıkar. Bu düşünürlerden biri de Protagoras’tır. Meşhur sofist M.Ö. 490-420 yılları arasında yaşamıştır ve sofistik hareketin önde gelen temsilcilerinden biridir. Sofistler, bilgi, ahlak, retorik ve toplum üzerine odaklanan ve bu konularda eğitim veren gezgin öğretmenlerdi. Protagoras, bu hareketin en bilinen ve en etkili figürlerinden biriydi. Yüksek ücret karşılında ders vermesine karşılık derslerine çok büyük bir ilgi gösterilmiştir.

Platon’un ve Sokrates’in kabuslarının ana maddesini teşkil eden sofistler her şeye rağmen toplumsal değişimin dayattığı bir talebin karşılayıcıları olmuşlardır. Yunan aydınlanmasının temeline yerleştirilen bu insanlar bireyin pratik hayattaki kaygılarını ele alarak bir devrim yapmışlardır. Kendilerini tanrılarla kıyaslayan aristokratların kendi lehlerine olan gelenek temellerinden sarsılıyordu. Topraklarını kölelere ve işçilere çok düşük hisselerle işlettiren ve hiç bir maddi kaygı çekmeyen asiller konfor alanlarından çıkarılmak üzereydi. Tüccarlar faaliyetleri sonucu zenginleşmiş ve eğitime bedelini ödemek suretiyle erişebilir hale gelmişti. Zenginlerle asilleri eşitleyen ve vatandaşlara idareye katılım hakkı sağlayan bu anlayış kesinlikle karşılık bulmuştu.

Tanrıların yeri bile sofistlerin düşünceleri ile sarsılıyordu. Onların argümanları Sokrates ve daha sonra Platon tarafından çürütülmeye çalışılıyordu. Platon Yunan dünyasındaki kötü gidişattan ataların geleneklerinin terk edilmesini ve idareye vasıfsız halkın katılmasını sorumlu tutuyordu. Tiranlık da Platon’a istediğini vermemişti ama güncel problem şüphe yok ki bu yeni dünya görüşüydü. Platon kurtuluşu kralın bir filozof olduğu aristokratik bir monarşide görüyordu. Ona göre halk kendi iyiliğine karar verebilecek yetkinlikte değildi. Sicilya’daki başarısız siyasi denemeleri onu sadece pratik siyasetten uzaklaştırmıştı ama teorik kısımda hala çalışmaya devam ediyordu.

Sofistler demokrasi ile araları gayet iyi olan düşünürlerdi. Hitabet, retorik, filoloji, etik ve siyaset gibi konularda talep edenleri eğitiyorlardı. Mahkemelerde, pazar yerlerinde, siyasi tartışmalarda ve halka hitap edilen her yerde iyi bir hatip ve retorikçi iş yapıyordu. İşin gerçeği, retoriğe ve hitabete toplumun yapısı gereği ihtiyaç da vardı. Mahkemelerde jüriye savunma yapılıyordu, iddia makamı iddiasını jüriye sunuyordu, pazar yerlerinde mallarını satmak için ikna yeteneği gerekliydi ve belki de en önemlisi siyasette iyi bir konum elde edebilmek için iyi bir hitabet ve dil bilgisi gerekliydi. İşte bu konulardaki eğitimleri verenler bu sofistlerdi.

Protagoras ile devam etmek gerekir ise;

Onun en ünlü önermesi “Her şeyin ölçüsü insandır” ifadesidir. Bu önerme, bilginin ve gerçeğin göreceli olduğunu, her bireyin kendi perspektifinden dünyayı algıladığını vurgular. Protagoras’ın bu yaklaşımı, felsefenin doğadan insana, bireysel deneyimlere ve algılara yönlendirilmesinde önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur.

Protagoras’ın bu özgün yaklaşımı, antik Yunan felsefesinde önemli bir yere sahiptir. Onun fikirleri, hem döneminin hem de sonraki dönemlerin filozofları için tartışma konusu olmuştur. Sokrates’ten Platon’a, Aristoteles’ten Diogenes’e kadar birçok düşünür, Protagoras’ın fikirlerini ele almış, desteklemiş veya eleştirmiştir.

Protagoras ve Hümanizm: İnsanın Ölçüsü Olarak İnsan

Onun “İnsan her şeyin ölçüsüdür” şeklindeki ünlü söylemi, hem sofistik düşüncenin hem de hümanizmin temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Protagoras’ın bu söyleminin hümanizmle olan ilişkisini belirginleştirmekte yarar görüyorum çünkü birçok felsefe tarihçisine göre o hümanizmin kurucu babasıdır.

Protagoras’ın Düşüncesi

Protagoras, gerçeğin veya bilginin nesnel bir temeli olmadığını savunur. Ona göre, her bireyin kendi gerçekliği vardır ve bu gerçeklik kişiden kişiye değişebilir. Bu düşünce, “İnsan her şeyin ölçüsüdür” söylemiyle özetlenir. Protagoras’a göre, bir şeyin iyi veya kötü, doğru veya yanlış olup olmadığına karar verirken başvurduğumuz ölçüt, bireysel deneyimlerimizdir.

Hümanizmin Temelleri

Hümanizm, insanın ve insanın deneyimlerinin merkezde olduğu bir düşünce sistemidir. Rönesans döneminde ortaya çıkan bu düşünce, insanın değerini, yeteneklerini ve potansiyelini vurgular. Hümanizm, insanın kendi kaderini belirleyebileceğine, düşünceleriyle ve eylemleriyle dünyayı şekillendirebileceğine inanır ve bir anlamda da ilahi otoriteden kopuşu temsil eder.

Protagoras ve Hümanizmin Kesişimi

Protagoras’ın “İnsan her şeyin ölçüsüdür” söylemi, hümanizmin temel prensipleriyle örtüşmektedir. Her iki düşünce de bireyin deneyimlerini, algılarını ve değerlerini merkeze alır. Protagoras’ın bu söylemi, insanın kendi gerçekliğini yaratma yeteneğine vurgu yapar. Hümanizm de benzer şekilde, insanın kendi kaderini belirleme yeteneğini vurgular.

Ancak, Protagoras’ın relativist yaklaşımı, bazı hümanist düşünürler için problematik olabilir. Çünkü eğer her bireyin kendi gerçekliği varsa, bu, evrensel değerlerin veya gerçeklerin var olmadığı anlamına gelir. Bu da, toplumsal değerlerin ve etik normların temelini sarsabilir.

Protagoras’ın “İnsan her şeyin ölçüsüdür” söylemi, hümanizmin temel prensipleriyle birçok yönden örtüşmektedir. Her iki düşünce de insanın merkezde olduğu bir dünya görüşüne sahiptir. Ancak, Protagoras’ın göreceli yaklaşımı, hümanizmin evrensel değerlere olan inancıyla çelişebilir. Bu nedenle, Protagoras’ın düşünceleri hümanizmle tam anlamıyla örtüşmese de, her iki düşünce de insanın değerini ve önemini vurgulamaktadır.

Her Şeyin Ölçüsü İnsandır

Protagoras’ın “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesi, antik felsefenin en tanınmış ifadelerinden biridir. Bu önermeyle Protagoras, gerçeğin ve bilginin göreceli olduğunu vurgulamıştır. Başka bir deyişle, bir şeyin doğru veya yanlış, iyi veya kötü olduğuna dair değerlendirmeler, bireyin kendi deneyimlerine, algılarına ve perspektifine bağlıdır. Bu, objektif bir gerçeklik anlayışına karşı, subjektif bir bilgi ve değer anlayışını öne sürer.

Bu yaklaşım, Protagoras’ın döneminde büyük bir devrim olarak kabul edildi. Zira o döneme kadar felsefe, doğada veya tanrılarda evrensel ve değişmez gerçekleri arama eğilimindeydi. Protagoras ise bu geleneksel yaklaşımı tersine çevirerek, gerçeğin ve bilginin kaynağını insanda ve onun deneyimlerinde aradı.

Bu önerme, Protagoras’ın felsefesinin merkezini oluştururken, aynı zamanda Sofistik hareketin de temel prensiplerinden biri haline gelmiştir. Ancak bu göreceli yaklaşım, Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi düşünürler tarafından eleştirilmiştir. Onlar, evrensel ve değişmez gerçeklerin var olduğuna inanıyorlardı ve bu gerçeklerin insanın öznel deneyimlerinden bağımsız olduğunu savunuyorlardı.

Protagoras Dönemi Düşünsel Ortam

Protagoras, M.Ö. 5. yüzyılda, antik Yunan’ın Altın Çağı olarak bilinen dönemde yaşamıştır. Bu dönem, felsefe, sanat, bilim ve politika alanlarında büyük ilerlemelerin yaşandığı bir çağdır. Atina, demokrasinin beşiği olarak bilinir ve bu dönemde demokratik yönetim biçimi gelişmiştir. Protagoras’ın yaşadığı dönem, aynı zamanda Sofokles, Herodot ve Perikles gibi önemli figürlerin de etkin olduğu bir dönemdir.

Felsefi olarak bu dönem, özellikle iki büyük akımın etkisi altındadır: İyonya doğa filozofları ve Sofistler. İyonya doğa filozofları, evrenin kökenini ve doğasını anlamaya çalışmışlardır. Thales, Anaksimandros ve Heraklitos gibi düşünürler, evrenin temel ilkesini (arkhe) araştırmışlardır. Bu düşünürler için doğada bir düzen ve uyum vardır ve bu düzenin arkasında bir ilke yatar.

Öte yandan, Sofistler, bilgi, ahlak ve toplum üzerine odaklanmışlardır. Onlar için önemli olan, doğanın sırlarını çözmekten ziyade, insanın ve toplumun doğasını anlamaktır. Sofistler, retorik ve dilin gücüne inanırlardı. Protagoras, Gorgias ve Hippias gibi Sofistler, bilginin ve ahlakın göreceli olduğunu savunmuşlardır.

Protagoras, bu iki akımın kesişiminde yer alır. Onun “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesi, Sofistik hareketin temel prensiplerinden birini yansıtırken, aynı zamanda İyonya doğa filozoflarının evrensel arayışlarına da bir tepki olarak görülebilir.

Protagoras’ın Çağdaşları Ve Felsefi Akımlarla İlişkileri

Protagoras’ın felsefi düşüncelerini tam anlamıyla kavramak için, onun çağdaşlarıyla ve o dönemin felsefi akımlarıyla olan ilişkisini incelemek gereklidir.

İyonya Düşünürleri: İyonya’da ortaya çıkan bu düşünürler, doğanın temel ilkesini (arkhe) araştırmışlardır. Thales suyu, Anaksimenes havayı ve Heraklitos ise şeylerdeki dönüşümün kendisini ve bu sürece aracılık eden ateşi bu ilke olarak görmüştür. Bu düşünürler için evrende bir düzen ve bütünlük vardı. Protagoras, bu doğa filozoflarının evrensel arayışlarına bir tepki olarak, bilginin ve gerçeğin göreceli olduğunu savunmuştur. Ancak, Protagoras’ın bu göreceliği, İyonya düşünürlerinin objektif gerçeklik arayışına bir karşıtlık olarak değil, daha çok bir genişletme olarak görülebilir.

Sofistler: Sofistler, bilgi, ahlak ve toplum üzerine odaklanan gezgin öğretmenlerdi. Onlar için gerçek, bireyin kendi deneyimlerine ve algılarına bağlıydı. Protagoras, bu hareketin en bilinen temsilcilerinden biriydi ve “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesiyle Sofistik hareketin temel prensiplerini yansıtmıştır. Gorgias, Hippias gibi diğer Sofistlerle benzer düşüncelere sahip olmasına rağmen, Protagoras’ın bu önermesi onu diğer Sofistlerden ayıran en önemli özelliktir.

Diğer Çağdaşları: Protagoras’ın döneminde, Sokrates gibi düşünürler de etkinlik göstermekteydi. Sokrates, Protagoras’ın göreceliğine mesafeli durmuş, ancak onunla birçok diyalogda bulunmuştur. Özellikle Platon’un diyaloglarında, Protagoras ve Sokrates arasındaki tartışmalar detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu diyaloglar, Protagoras’ın fikirlerinin antik Yunan felsefesinde ne kadar etkili olduğunu göstermektedir.

Her Şeyin Ölçüsü İnsandır Önermesinin Ontolojik, Epistemolojik Ve Pratik Anlamları

Protagoras’ın “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesi, antik felsefenin en tartışmalı ifadelerinden biridir. Bu önerme, birçok farklı yorumu ve anlamı beraberinde getirir.

1. Ontolojik Anlamı: Ontoloji, varlıkla ilgili sorunları ele alan felsefe dalıdır. Protagoras’ın bu önermesi, varlığın doğasına dair bir yorum sunar. Eğer her şeyin ölçüsü insan ise, bu, varlığın insan deneyimiyle şekillendiği anlamına gelir. Başka bir deyişle, bir şeyin var olup olmadığı veya nasıl var olduğu, insanın deneyimine ve algısına bağlıdır. Bu, objektif bir gerçekliğin var olmadığını, gerçekliğin bireyin deneyimine göre şekillendiğini öne sürer.

2. Epistemolojik Anlamı: Epistemoloji, bilginin doğası ve sınırlarıyla ilgilenir. Protagoras’ın bu önermesi, bilginin göreceli olduğunu vurgular. Bir şeyin doğru veya yanlış olduğunu belirleyen şey, bireysel deneyimdir. Bu, her bireyin kendi gerçeğine sahip olduğu anlamına gelir. Protagoras için, bilgi objektif bir gerçekliğe dayanmaz; bilgi, bireyin deneyimine ve perspektifine dayanır.

3. Pratik Anlamı: Protagoras’ın bu önermesinin pratik anlamı, ahlak ve etikle ilgilidir. Eğer her şeyin ölçüsü insan ise, bu, ahlaki değerlerin ve normların da göreceli olduğu anlamına gelir. Bir eylemin iyi veya kötü olup olmadığını belirleyen şey, bireyin kendi değer yargılarıdır. Bu, ahlaki mutlakların olmadığını, ahlaki değerlerin bireyin kendi deneyimine ve kültürüne göre şekillendiğini öne sürer.


Protagoras’ın “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesi, antik Yunan felsefesinde büyük bir devrim olarak kabul edilmiştir. Bu önerme, felsefenin doğadan insana, bireysel deneyimlere ve algılara yönlendirilmesinde önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur.

Düşüncelerinin Antik Yunan Felsefesindeki Yankıları

Protagoras’ın “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesiyle vurgulamak istediği temel nokta, bilginin ve gerçeğin göreceliği üzerinedir. Bu önermeyle Protagoras, evrensel ve objektif bir gerçekliğin olmadığını, gerçekliğin her bireyin kendi deneyimine, algısına ve perspektifine göre şekillendiğini savunmuştur. Bu, bireyin dünyayı nasıl algıladığına, nasıl deneyimlediğine ve nasıl yorumladığına bağlı olarak gerçeğin değişebileceği anlamına gelir.

Bu önerme, antik Yunan felsefesinde büyük yankılar uyandırmıştır. Zira o döneme kadar felsefe, doğada veya tanrılarda evrensel ve değişmez gerçekleri arama eğilimindeydi. Protagoras’ın bu göreceli yaklaşımı, bu geleneksel yaklaşıma meydan okumuştur.

Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi düşünürler, Protagoras’ın bu göreceli yaklaşımını eleştirmişlerdir. Özellikle Platon, “İdealar” kavramıyla evrensel ve değişmez gerçeklerin var olduğunu savunmuştur. Platon’a göre, bireysel deneyimler ve algılar aldatıcı olabilir, ancak idealar dünyasında gerçek ve değişmez bilgilere ulaşmak mümkündür.

Aristoteles de Protagoras’ın göreceliğine karşı çıkmış, objektif bir gerçekliğin var olduğunu savunmuştur. Aristoteles’e göre, bireysel deneyimler ve algılar, gerçeği anlamak için bir araçtır, ancak gerçek, bireyin deneyiminden bağımsız olarak var olmaya devam eder.

Ancak, Protagoras’ın bu önermesi, antik Yunan felsefesinde sadece eleştirilere maruz kalmamıştır. Özellikle Sofistler, Protagoras’ın bu göreceli yaklaşımını benimsemiş ve savunmuşlardır. Onlar için, bilgi ve ahlak, bireyin kendi deneyimine ve kültürüne göre şekillenir.

Sokrates, Platon Ve Diğer Filozofların Protagoras’a Eleştirileri Ve Tepkileri

Sokrates: Sokrates, Protagoras’ın göreceli bilgi anlayışına karşıydı. Sokrates için bilgi, erdemle yakından ilişkilidir ve erdemin öğretilebilir olduğuna inanıyordu. Protagoras’ın “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesi, bireyin kendi gerçeğine sahip olduğu anlamına gelirken, Sokrates bireyin gerçeği arayış içinde olması gerektiğini savunuyordu. Sokrates, bilginin göreceli olmadığına, ancak doğru sorularla ve diyaloğa dayalı bir araştırma yöntemiyle gerçeğe ulaşılabileceğine inanıyordu.

Platon: Platon, Protagoras’ın göreceliğine en büyük eleştirilerden birini getirmiştir. Platon’a göre, gerçek, değişmez ve evrensel “idealar”da bulunur. Bu idealar, duyusal deneyimlerin ötesinde, akıl yoluyla kavranabilir. Protagoras’ın bireysel deneyime dayalı göreceliğine karşılık, Platon objektif bir gerçeklik anlayışını savunmuştur. Özellikle “Teetetos” adlı diyalogda, Platon, Protagoras’ın göreceliğini ele alarak, bu anlayışın tutarsızlıklarını ortaya koymaya çalışmıştır.

Aristoteles: Aristoteles de Protagoras’ın göreceliğine karşı çıkmıştır. Aristoteles için, gerçeklik hem bireysel deneyimlerde hem de evrensel ilkelerde bulunabilir. Aristoteles, bilginin göreceli olmadığına, ancak doğru bir araştırma yöntemiyle gerçeğe ulaşılabileceğine inanıyordu. Protagoras’ın bireysel deneyime dayalı göreceliğine karşılık, Aristoteles doğada objektif bir düzen ve neden-sonuç ilişkisi olduğunu savunmuştur.

Diğer Filozoflar: Protagoras’ın göreceliğine karşı tepkiler sadece bu üç büyük filozofla sınırlı değildir. Diogenes, Protagoras’ın göreceliğini alaycı bir şekilde eleştirmiştir. Aynı şekilde, Stoacılar ve Epikürcüler gibi diğer felsefi okullar da Protagoras’ın göreceliğine karşı çıkmışlardır, ancak onun bu önermesinin antik felsefede derin bir etkisi olmuştur.

Protagoras’ın Modern Felsefe ve Düşünceyle İlişkisi ve Felsefi Mirasının Günümüzdeki Önemi

Protagoras’ın “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesi, antik Yunan’dan bu yana felsefi tartışmalarda önemli bir yer tutmuştur. Ancak bu önerme, sadece antik dönemle sınırlı kalmamış, modern felsefe ve düşünceye de derin bir etki yapmıştır.

Modern Felsefeyle İlişkisi: Protagoras’ın göreceli bilgi anlayışı, modern felsefede özellikle postmodernizm ve fenomenoloji gibi akımların temelini oluşturmuştur. Postmodernist düşünürler, evrensel gerçeklerin veya büyük anlatıların olmadığını, gerçeğin bireyin kendi deneyimine ve kültürel bağlamına göre şekillendiğini savunmuşlardır. Bu, Protagoras’ın göreceliğinin modern bir yansımasıdır. Fenomenoloji ise, bireyin deneyimlerini ve algılarını merkeze alarak, objektif bir gerçeklik yerine subjektif bir gerçeklik anlayışını benimsemiştir.

Günümüzdeki Önemi: Protagoras’ın fikirleri, günümüzde bilgiye, gerçeğe ve ahlaka dair tartışmalarda hâlâ etkili bir şekilde karşımıza çıkar. Özellikle dijital çağda, bilginin nasıl üretildiği, nasıl algılandığı ve nasıl değerlendirildiği konularında Protagoras’ın göreceliğinin yankıları hissedilir. Ayrıca, kültürel görecelik, etik ve ahlaki değerlerin göreceliği gibi konularda da Protagoras’ın fikirleri günümüzde hâlâ tartışma konusudur.

Protagoras’ın felsefi mirası, bize gerçeğin ve bilginin ne olduğuna dair sorgulamalar yapma konusunda ilham verir. Onun “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesi, bireyin deneyimlerinin ve perspektifinin önemini vurgular. Bu, bize kendi deneyimlerimizi, algılarımızı ve değerlerimizi sorgulama fırsatı sunar.

Sonuç olarak, Protagoras’ın fikirleri, antik Yunan’dan günümüze kadar felsefi tartışmalarda önemli bir yer tutmuştur. Onun göreceli bilgi anlayışı, modern felsefe ve düşünceye derin bir etki yapmış, bize gerçeği ve bilgiyi sorgulama konusunda ilham vermiştir.

Protagoras’ın Felsefesinin Panoraması

Antik Yunan felsefesinin önemli temsilcilerinden biri olan Protagoras, bilgi ve gerçeklik anlayışıyla dikkat çeker. “Her şeyin ölçüsü insandır” önermesiyle tanınan Protagoras, bu önermeyle bilginin ve gerçeğin göreceli olduğunu vurgulamıştır. Ona göre, gerçeklik bireyin deneyimine, algısına ve perspektifine bağlı olarak şekillenir.

  1. Tarihsel Bağlam: Protagoras, M.Ö. 5. yüzyılda, antik Yunan’ın Altın Çağı olarak bilinen dönemde yaşamıştır. Bu dönem, İyonya doğa filozofları ve Sofistler gibi felsefi akımların etkisi altında şekillenmiştir.
  2. Ontolojik ve Epistemolojik Yaklaşım: Protagoras, varlığın ve bilginin göreceliği üzerine odaklanmıştır. Ona göre, objektif bir gerçeklik yoktur; gerçeklik bireyin deneyimine göre şekillenir.
  3. Antik Yunan’daki Tepkiler: Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi düşünürler, Protagoras’ın göreceli bilgi anlayışını eleştirmişlerdir. Ancak, onun bu önermesi, antik Yunan felsefesinde derin bir etki yaratmıştır.
  4. Modern Felsefeyle İlişkisi: Protagoras’ın göreceli bilgi anlayışı, postmodernizm ve fenomenoloji gibi modern felsefi akımların temelini oluşturmuştur.
  5. Günümüzdeki Önemi: Protagoras’ın fikirleri, bilgiye, gerçeğe ve ahlaka dair günümüzdeki tartışmalarda hâlâ etkili bir şekilde karşımıza çıkar.

Protagoras’ın felsefesi, antik Yunan’dan günümüze kadar felsefi tartışmalarda önemli bir yer tutmuştur. Onun göreceli bilgi anlayışı, bize gerçeği ve bilgiyi sorgulama konusunda ilham verir ve modern düşünceye derin bir etki yapmıştır.

Platon’un Protagoras Adlı Diyaloğunun Konusu

Platon’un “Protagoras” adlı diyalogunda, Sokrates ve Protagoras arasında ana konu, erdemin (veya erdemlerin) öğretilebilir olup olmadığıdır. Bu diyalog, Atina’da bir evde gerçekleşir ve Sokrates, Protagoras gibi ünlü bir sofistin erdemi öğretebileceğini iddia edip edemediğini sorgular.

Diyalog boyunca, Sokrates ve Protagoras arasında erdemin doğası, bir bütün olarak mı yoksa ayrı ayrı erdemler olarak mı var olduğu, erdemin öğretilebilir olup olmadığı ve eğer öğretilebilirse nasıl öğretileceği gibi konularda bir dizi tartışma gerçekleşir. Sokrates, tipik sorgulama yöntemiyle, Protagoras’ın iddialarını sorgular ve onu kendi argümanlarıyla köşeye sıkıştırmaya çalışır.

Bu diyalog, Platon’un erdemin doğası ve öğretilebilirliği hakkındaki düşüncelerini yansıtan birçok diyalogundan sadece biridir. Aynı zamanda, sofistlerin ve onların öğretim yöntemlerinin eleştirisi olarak da okunabilir. Platonun farklı diyaloglarında da Protagoras’ın fikirleri sorgulanır ve eleştirilir.

Platonun Farklı Diyaloglarında Protagoras

  1. Theaetetus: Bu diyaloğun ana konusu bilgidir. Protagoras’ın rölativist görüşleri, özellikle “İnsan her şeyin ölçüsüdür” ilkesi, bu diyaloğun önemli bir bölümünde tartışılır. Platon, bu ilkeyi ele alarak bilginin ne olduğuna dair soruları derinleştirir.
  2. Sophist: Bu diyaloğunda sofistler ve sofistik öğreti genel olarak ele alınır. Protagoras’ın düşünceleri, sofistik yaklaşımın bir parçası olarak dolaylı olarak bu diyaloğa dahil edilir.
  3. Meno: Bu diyaloğunda, erdem üzerine yapılan tartışmalarda sofistlerin eğitim anlayışına değinilir. Protagoras, erdemi öğretebilen biri olarak anılır.
  4. Cratylus: Bu diyaloğunda dilin doğası üzerine yapılan tartışmalarda, Protagoras’ın rölativist görüşlerine değinilir.

“İnsan her şeyin ölçüsüdür; var olan şeylerin ki var oldukları için, olmayan şeylerin ki olmadıkları için.” – Protagoras

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunu da oku
Sümerler, Babilliler, Akatlar ve Yunanlılar Pagan toplumlardı. Sümer şehir devletlerinde her şehrin kendine ait bir tanrısı vardı. Hatta insanların kendilerine…
Cresta Posts Box by CP