Felsefe Oluşturmama Dair Açıklama
Lise yıllarımda sanat tarihi dersinden dolayı felsefeye ilgi duymaya başladığımda, uzun yıllar bu ilgi bir meşguliyete dönüştü diyebilirim. Dolayısıyla yıllardır bu kadar felsefeyle ilgiliyken ‘‘neden benim de ya da bana ait bir felsefem (teorim) olmasın ki’’ düşüncesiyle başlayan ve metafiziğin ‘‘bilimlerin temeli’’ olma düşüncesine dair oluşturmak istediğim felsefemi de, sanatçı bağımsızlığıma dayalı ya da hayali inancıma dair ele almak istediğimde ise; herkes bir potansiyel ve herkesin bir felsefesi olmalı gibi, zihin deneyi gibi, bu da benim felsefi düşüncem gibi, tartışılır gibi düşüncelere dayalı oluşturmak istedim diyebilirim.
Enerji ve Kokulara Dair ( Öz Fikir ) Açıklama
Kendimi bildim bileli enerji unsuru ile kokuların varlığı hep huzursuz etmiştir beni. Dolayısıyla bu huzursuzluğum dair ya da skeptik (şüpheci) kişiliğime dair enerji unsurunu sorgulamaya başladığımda ise, bir şekilde kokular ile enerji arasında da kendiliğinden bir bağ oluştu diyebilirim. Şöyle ki, kokulara duyumlamanın dışında (bilimsellik açısından) daha başka ifadelere sahip olduklarına dair hep duyarlıydım. Üstelik soyut ibareleri gerçekliğin içinde bir his kutusu gibi, sanki ruhumda hep farklılaşan bir fenomendiler. Dolayısıyla bu haletiruhiyeme dair bir dürtü gibi bir anda beliren bir fikirle (enerji ve kokulara dair felsefe oluşturmam bakımından) bir şekilde enerji ve kokuları sorgulamak istediğimde ise, özellikle büyük patlama öncesi ve sonrasına dayalı fikirsel bazda ele aldığım felsefemi de, soyut ve somutun birbirleri ile bağlılığında bir anlam arayışına girdiğimde, bu gerçekliğin yorumu ya da yeni yorumu fikrini yeniden şekillendirmek istediğim diyebilirim.
‘‘Yaratılış ve Töz’’ Adlı Felsefi Teorime Dair Elektromanyetik Enerji Açısından (Öz Fikir) Açıklama
Şahsen ben, kozmos ya da gerçekliğin (elektromanyetik enerji anlayışı bakımından) ekstrem enerji özelliğinde şekillendiğini düşünmekteyim ya da gerçeklik, başlı başına, ekstrem enerji özelliğinin anlamı mı olmakta? Peki, ekstrem enerji özelliği nedir? Bundan 13.8 milyar yıl önce başlayan büyük patlama ( şişme ya da kozmik enflasyon) öncesi bir frekans alan olduğunu ve bu frekans özelliğin de (ekstrem enerjiye neden oluşturması bakımından) homojen bir yapıda var olduğunu ve dolayısıyla da evrenin başlangıçta homojen bir özellikte olduğunu düşünmekteyim.
Ekstrem enerji özelliği açısından oluşturacağım bu bölümler, büyük patlamaya ( şişmeye) neden olan o yoğun enerjinin niçin oluştuğunu (büyük patlama öncesi ve sonrası olarak) fikirsel inancıma dair açıklayacağım bölümlerden oluşacaktır.
Büyük patlama (şişme) öncesi: Büyük patlama öncesi homojen alanın frekans (çekim) özelliğine dayalı kendi kendiyle ‘‘kopyalama’’ özelliği bakımından ekstrem yeni bir enerji alanı oluşturduğunu ve bunun nihayetinde de titreşimsel (sicim) bir özellik kazandığını ve dolayısıyla bu sefer de sicimlerin kendi kendini kopyalama özelliği göstermesi neticesinde de kuark ve gluon diye adlandırdığımız (evrenin çekirdeğini ya da atomu oluşturacak olan) bir plazmaya dönüşmüş olduğunu düşünmekteyim.
Büyük patlama ( şişme) anı: Evrenin çekirdeği denen kuark ve gluon plazma oluşumundan sonra belli bir sıcaklığa erişmesiyle ortaya çıkan tekillik noktasının patlama (şişme) anında bölündüğünü ve (mikro dalga arka plan ışıma ya da kalıntıların haricinde) atmosfer dışı bir yerde tutunarak ekstrem bir enerji özelliği daha oluşturduğunu düşünmekteyim. Dolayısıyla bölünmüş enerjinin tutunduğu yerde bir yönetici gibi (metafizik sınırlarda kalan ya da gözlemleyemeyeceğimiz haline dayalı) evrenin oluşum aşamalarından; madde ve anti maddenin oluşum aşamaları ya da gerçeklikte bütün kuvvetlerin oluşumu ile fiziki ve biyolojik oluşlarda, atom ve elementlerdeki gaz özelliğini etkileyerek biçimlendiren ekstrem bir enerji özelliği şekillendirdiğini düşünmekteyim.
Kokular ya da Moleküllere Dair (Öz Fikir) Açıklama
Büyük patlama (şişme) sonrası evrenin oluşum ve işleyişinde etkisi olan bölünmüş ekstrem enerji özelliğinde olduğu gibi, gerçekliği de ekstrem enerji özelliğiyle şekillendirdiğimizi düşünmekteyim. Şöyle ki, evren ya da gerçeklikte elementlere dair kimyasal tepkimeler sonucu oluşan moleküllere (kokulara) ya da toksisiteye dayalı duyumlar açısından (tam algılanmayan gerçeklik bakımından) ekstrem bir enerji daha şekillendiğini düşünmekteyim. Dolayısıyla koku moleküllerine dair oluşan ekstrem enerji özelliğini gerçekliğe dair (yaşamsal açıdan) karşıtlıklar olarak ele aldığımızda; fiziki ve biyolojik bütün varoluşların şekillenmesinde iki oluştan (soğuk, sıcak, iyi, kötü, doğru, yanlış vb. gibi karşıt oluşlar ve her türlü bilgi ve olgular bakımından) yalnızca birini kaçıran ve onun tamamlayıcı sorunuyla yaşarken oluşlardan sürekli çalınan ya da varlıktan kaçan haliyle, gerçeklikte yer kaplama ve oluşma özelliğini hissedemediğimiz ya da algılayamadığımız üstelik belki de farklı mantıklar kurabildiğimiz ekstrem (kaçak) bir enerji daha şekillendiğini düşünmekteyim. Dolayısıyla bu mekanizma, gerçeklikte bir sis perdesi gibi algılarda yanılsamaya neden olurken, yaşamda birçok şeyin (farklı bilgi ve oluşların ya da nedenlerin) algılara yansımaması ya da her oluşun eksik, gedik gereçeklenmesine dayalı gerçekliğin de ekstrem (kaçak) enerji mekanizmasıyla gerçekleştiğini düşünmekteyim.
Ekstrem ( Bölünmüş ve Kaçak ) Enerji Özelliklerine Dair Aşkın, İçkin ve Töz Unsurlarına Dair ( Öz Fikir ) Açıklama
Ekstrem (bölünmüş ve kaçak) enerji özellikleri yaşamda her işlevin oluşumunda doğaya içkindir. Fakat, her iki enerji türü ekstrem şekillendiği için ( gözlemlenemeyen ya da metafizik sınırlarda kalan ) özellikleri bakımından da aşkındır. Dolayısıyla totalde ekstrem enerji özelliği değişen şeylerin özünde ( yönetici özelliği bakımından) değişmeden kalan ya da dört elementten ( hava, su, toprak, ateşin) oluşumunda da salt tözdür.
Ekstrem Enerji Özelliğine Dair Genel Geçer Bilgiler Açısından ( Öz Fikir ) Sorular
1. Başlı başına elektromanyetik enerji özelliğinin kırılma, saçılma ve dağılma özellikleri gibi bölünme ve tutunma gibi bir özelliği de var olmakta mıdır ya da bu özelliği metafizik sınırlarda kalan (gözlemleyemeyeceğimiz) bir özellik mi olmakta?
2.Fiziki bir oluşa dair analojik kurgu: Elektromanyetik enerjinin dalga boyu enerji farklılıkları göstermesinin nedeni aslında bir şekilde büyük patlama (şişme) anında bölünmüş ve ayrı bir yerde tutunmuş olan ekstrem enerjinin yönetici (çekme, itme gibi) özelliğinden dolayı mı şekillenmekte ya da başlı başına manyetik alan (hareketli elektronların oluşması bakımından) ekstrem enerji özelliği mi olmakta?
3.Biyolojik açıdan, organizmanın (uzuvlar bakımından) çift yaratılmış olması gibi, başlı başına manyetik alanı da, ekstrem (çift) enerji özelliğinde mi düşünmeliyiz?
4.Abiyogeneze yönelik, cansızlıktan canlılığın oluşması ya da moleküllerin kendi kendini ‘‘kopyalama’’ özelliği bakımından elektromanyetik enerjinin ya da manyetik alanın da kendi kendini kopyalama gibi (gaz özelliğine ya da madde ve kütleye neden olması bakımından da) bir özelliği mi var olmaktadır ya da elektromanyetik enerjinin ışık hızında hareket etmesi (kütlesiz olduğu bakımından da) kendi kendini kopyalama açısından (çekim alanı gibi) bir özellik mi şekillendirmekte?
5.Elektromanyetik alanın yüksüz olduğuna dayalı (sapma olmaması bakımından) dalgaları oluşturan manyetik alanların aynı fazda olma özelliğine dair bu durum (manyetik alan açısından) kendi kendini kopyalama gibi ekstrem bir özelliğe de neden mi oluşturmuş oluyor?
6.Abiyogeneze yönelik, cansızlıktan canlılığın oluşma özelliği de bir şekilde, büyük patlama (şişme) öncesi, elektromanyetik enerjinin (kendi kendini kopyalama özelliği bakımından) ‘‘hiçliğin’’ olmadığına dayalı bir neden mi ortaya koymuş oluyor?
7.Elektromanyetik enerjinin dağılma özelliği kendi içinde (evrenin genişlemesine izin vermemesi açısından) çelişiyor mu ya da enerji dağıldıkça, merkezden uzaklaştıkça (bölünmüş ve ayrı bir yerde tutulmuş haliyle) bir yönetici gibi (evrenin oluşma aşamalarında) bir etki mekanizmasına dönüşmesi, manyetik anlayışa dair bir çelişki durumu mu oluşturmuş oluyor?
8.Süpernova ya da uzak sinyallerden gelen ışığın mesafe ve kızıla boyama ölçümleri sonucu, evrenin sadece madde ve radyasyondan oluşmadığı görüşü bir şekilde büyük patlama (şişme) anında bölünme sonucu oluşan ekstrem enerjinin tutunduğu yerde farklı bir enerji türüne dönüşmesinden mi kaynaklanmakta ya da elektromanyetik enerjinin evrenin genişlemesine neden oluşturması bakımından fizik yasalarına ters düşen özelliği, değişen ekstrem (radyasyon dışı) bir enerji türü mü olmakta?
9.Fiziki bir oluşuma dair analojik kurgu: Büyük patlamanın (şişmenin) en erken zamanında elektromanyetik enerji bölündüğü için mi ( enerjinin azalmasına dair simetri kırılması bakımından) gaz özelliği şekillenmeye başladı ya da proton ve nötronlar, hidrojen, helyum ve döteryum çekirdeklerini oluşturmak için bağlandı?
10.Elektromanyetik enerjinin büyük patlama (şişme) anında bölünmesi ve farklı bir enerji türüne dönüşmüş olması ile bir şekilde hala ne olduğu çözülemeyen karanlık enerji özelliğinin anlamı mı olmakta?
11.Büyük patlama (şişme) öncesi frekans alan gibi bölünme sonucu değişen ekstrem enerji ya da karanlık enerji özelliğinin de kendi kendine kopyalama özelliği oluşabilmekte midir?
12.Fiziki bir oluşuma dair analojik kurgu: En son gözlemlere dair evrenin genişleme hızına dayalı oluşan (karanlık enerji ya da ekstrem enerji seviyesinin zamanla değişmiş olma keşfi de) bir şekilde, ekstrem ya da karanlık enerjinin kendi kendine kopyalama özelliğinden dolayı mı şekillenmiş oldu?
13.Ekstrem enerji ile karanlık enerji aynı nitelikte ( radyasyon dışı) olsa da miktar bakımından (büyük, küçük enerji özelliği gibi) birbirinden ayrı enerji türü mü olmakta?
14.Büyük patlama (şişme) anında bölündüğü için farklı enerji türüne dönüşmüş olan ekstrem enerji özelliği dolaylı olarak bütün fiziki ve biyolojik oluşlarda etkisi olduğu gibi, karanlık enerji üzerinde de etkisi oluyor mu ya da karanlık enerji ekstrem enerji özelliği oluyorsa sadece evrenin genişlemesinden sorumlu değil mi?
15.Ekstrem enerji özelliğinin gerçeklikte bütün oluşumlarda (koku moleküllerine dair oluşan) ekstrem (kaçak) enerji özelliğine dair de etki mekanizması göstermesi gibi, koku moleküllerine dair oluşan ekstrem (kaçak) enerji özelliğinin de bölünmüş ayrı bir yerde tutunmuş olan ekstrem enerjiye dair de etkisi olabiliyor mu ya da ekstrem enerjinin hem yapıcı ,hem de etkilenen bir özelliği mi var olmakta?
16.Gerçeklikte koku moleküllerine dair oluşan ekstrem (kaçak) enerji özelliği kendi içinde de (koku farklılığı bakımından) birbirlerini etkileyen ‘‘ek’’ bir enerji oluşturmuş olabilir mi ya da bu özelliği açısından da daha farklı ekstrem enerji özelikleri oluşmakta mıdır?
17.Fiziki bir oluşuma dair analojik kurgu: Gerçeklikte koku molekülerine ya da toksisiteye dair oluşan ekstrem (kaçak) enerji özelliği atmosfer dışına çıktığı için mi (uzaya kaçan ya da dağılan enerji bakımından ) aslında maddeler kütle kazanıyor ve uzay – dünya arasını izafi (yerçekimi farklılıkları bakımından) algılıyoruz?
18.Ekstrem enerji özelliği karanlık enerjinin dışında ya da farklı varyasyonda ( uzay harici veya farklı atmosferde de) gerçekleşebiliyor olabilir mi ya da paralel evren teorisi, ekstrem enerji özelliğine dair ( farklı fiziki yasalar açısından ) başka bir atmosferde mi gerçekleşmekte?
19.Gerçeklikte koku moleküllerine dair oluşan ekstrem ( kaçak) enerji özelliği paralel evrenleri (gerçeklikte algıdan kaçan ya da algılayamadığımız bilgi ve oluşlar bakımından) farklı bir gezegende mi biriktirmektedir ya da sicim teorisindeki ‘‘brane’’ ya da ‘‘membran’’ özelliğine dair ( kokuların ya da moleküllerin gerçekliği bir sis perdesi gibi bölmesine dayalı algılarda yanılsamaya neden olması bakımından) belki de paralel evrenleri kendi evrenimizde mi oluşturmuş oluyoruz?
20.Paralel evrenler düşüncesi hem büyük patlama (şişme) anında oluşan ekstrem enerji, hem de gerçeklikte koku moleküllerine ya da toksisiteye dair oluşan ekstrem (kaçak) enerji özelliğine dair mi gerçekleşmektedir?
21.Koku moleküllerine dair oluşan ve gerçekliği bir sis perdesi gibi bölen ekstrem (kaçak) enerji özelliği beyin organımız açısından (beynimizin tamamının aktif olmadığı bakımından) tam algılayamadığımız bir gerçekliğe de neden mi oluşturmaktadır?
22.Ekstrem enerji ya da karanlık enerji özelliği bir gün ne olduğu çözülse de içinde bulunduğumuz mantık çıkarımlara dair ya da şu an için farklı mantıksal gözlemler oluşturamayacağımıza dair hep eksik, gedik bir enerji özelliği olarak mı kalacak ya da ekstrem enerji veya karanlık enerji özelliği daima (metafizik sınırlarda kalan) doğaüstü özelliğiyle mi kalacak ya da fiziki doğanın böyle (örtük) bir özelliği mi var olmaktadır?
Evet, ben, başlı başına enerji unsurunu ( ekstrem enerji anlayışı açısından) farklılık ya da çelişki oluştuğuna inanarak ele aldığım teorimde, ne kadar bilimkurgu (gerçeküstü) fikirler oluştursam da bir şekilde filozof Descartes’in dediği gibi ‘‘Düşünüyorsam öyleyse varım.’’ sözü gibi ben de, bir şekilde aklıma gelen her fikri sizlerle paylaşmak istedim diyebilirim. Şöyle ki, eğer biz, zihin kapasitemize göre fikirler kurabiliyorsak ve düşündüğümüz fikirler de ne kadar gerçeküstü olsa da bir yerlerde gerçeklikte payının olabileceğini düşünenlerdenim diyebilirim. Evet, başlı başına enerji ve kokuları baz aldığım teorimi şimdi de ‘‘ evrenin sırları’’ açısından birkaç açıklama yaparak sonlandırmak istiyorum. Şahsen ben, evrene dayalı sırların çözülme fikrinin beyhude bir istek olduğunu ve dolayısıyla bu durumun da hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğine inanmaktayım. Şöyle ki, bu konuda ilk önce şunu söylemeliyim ki, bir sanatçı (ressam) olarak, şimdiye kadar her yaptığım resmin arkasında (algılayamadığımız) yeni bir resim daha oluştuğunu düşünmüşümdür hep ve dolayısıyla bu düşünceme dayalı evren ve gerçeklik açısından da ne kadar bilimsel oluşumları deney ve gözleme tabi tutsakta her gözlemin ya da matematiksel sabitin oluşumunda hep yeni (arka) bir oluşum daha şekillendiğini düşünmekteyim.
Dolayısıyla ben, büyük patlama (şişme) öncesi ve sonrası için deney ve gözlem olmasa da ( bilimin ‘‘nasıl’’ sorusuna dair keşfedilen gözlem ve deneylerin ‘‘ niçin’’ oluyor bakımından ) ekstrem enerji özelliğinde bir nebze de olsa evrenin oluşumu hakkında (örneğin, frekans alanın kendi kendini kopyalıyor olması bakımından) herkesin de oluşturacağı fikirler gibi sıra dışı fikirler şekillendirsem de, içinde bulunduğumuz
hem gözlem ve deneye dayalı yeni (arka) oluşumlar fikrim açısından, hem de beyin (organizma yapımız) bakımından evrenin sırlarına dair hiçbir zaman tutarlı bir mantık (fikir- keşif) gerçekleştiremeyeceğimize inanmaktayım ya da şimdiye kadar olduğu gibi fiziki ve biyolojik buluşlar açısından sadece icat ve kaşiflerle bir gerçeklik mi şekillendirmiş olacağız? Şöyle ki, beyin yapımızın (organizmanın) kurduğumuz mantık kategorilerine göre (bilinç tasarımı açısından) evrenin sırlarına dair cevaplayacak kapasitede olmadığını düşünmekteyim. Üstelik belki bir gün, beyin yapımızda (organizmada) farklı mantıklar kurabileceğimiz bir zihin genetiği şekillendiğinde, evrenin sırlarına dair fikir ve mantık şekillendirmiş olabilecek miyiz diye de düşünmekteyim ya da sırlar, hiçbir zaman açıklanmayacak olan özelliğiyle mi kalacak ya da kalmalı.
Sevgi ve Saygılarımla
Müge Denizer

